Annem’e Babam’a özleme dair !..

Published November 3, 2010 by Emine Göl Yılmaz

Gönlünüze hasret tınıları yerleşmeyi versin .Tomur tomur göz yaşlarınıza dur diyemezsiniz .

Gurbette ki sevdalarınızdır gününüze konup geçmeyen .Özlemdir sizi huzura eriştirmeyen.

Araya dağlar girdi mi;vuslat saatini hesaplamaya giriştik mi, o gönlümüzde yanan korun

söndürülmemek üzere yakıldığını nereden bilebilirdik ki !…

İçimde büyüttüğüm hicranımın ,gün be gün kesretleşip boyumu aşacağını tahmin dahi edemezdim.

Hangi yalnızlığı şarkı edindim kendime.

Hangi karanlığı kurtarıcım bildim.

Hangi sevdalar gönlüme karabasan ,hangileri diken oldu.

Hangisi kışlam da yiten günümdü.

Hangisi sert esen ilk rüzgarda solan gülüm .

Hangisi candan geçmiş beden de körpe bebek nüvesiydi.

Hangisi ayrılık fidanının ilk tomurcuğu ,hangisi gözbebeklerime yerleşen sürgün bakışımdı.

Ayrılıklardı ,yalnızlıklardı,geçmişe göz kırpmaktı.

Geleceğin bedbaht göründüğü rivayetiydi.Sabırsız iklimlerin güze açan gülleri gibi.

Hep arayışlar da,hep bozgunlar da yüz göz oluyordum.

Tek gerçek sizi çoooook özlediğimdi.

Şimdi bu koca şehirde ,upuzun mahalle aralarında bir sokak lambası yalnızlığın da geçer günlerim.

Özlemim var size .Ruhumun acıyan yanlarını iyileştiren sesiniz var iç cebimde.

Gönlümün ırmaklarında yansıyan siluetiniz var .

10 yıllık gurbet ağırlığını taşıyan yorgun omuzlarım var.

Sizin hasretinizle kavrum kavrum kavrulan yüreğim

İçimde ki yorgunluk duvarının sıvalarından kurtulup yeniden asumanın rengine bakmalı bunu

denemeliyim.

Hep şairin şiirlerinin içtiğim acı kahvem gibi içime yer edinmesiydi .

gönlümde ki hasret bulutunu itip aydınlıkları sunmasıydı …

(*)ANNEM’E MEKTUP

Ben bu gurbet ile düştüm düşeli,

Her gün biraz daha süzülmekteyim.

Her gece içine mermer döşeli,

Bir soğuk yatakta büzülmekteyim.

Böyle bir lahza kaldığım zaman

Geceyi koynuma aldığım zaman

Gözlerim kapanıp kaldığım zaman,

Yeniden yollara düzülmekteyim

Son günüm yaklaştı görünesiye,

Kalmadı bir adım yol ileriye;

Yüzünü görmeden ölürsem diye

Üzülmekteyim ben üzülmekteyim.

 

İnce dilimlenmiş ağlara geriliyor gibi.Yakın gözlüğünü bulamayanlar gibi .

Sessizlik gibi,sır gibi,kimsesizlik gibiyim.

Yıkılıyor içimde ki bir bir yıkılmaz dediğim dağlar ailemin kıymetini daha çok anladım.

Özlemleriniz di; yüzünüzün derin çizgilerini silsile olup yüreğime taşıyan .

Çınlayan sesinizdir kanadı kırık yavrunuzun kulağında ki

Tüm hüzün taşıyan şarkılarda ağlayandım.Genç yaşımın genç duygularına boyun eğip,yıkılmamayı

öğrenmekti hayat belki de.

Yalnızlığımdaki kalabalık duygularımdınız siz.

Siz başımın tacı.Ebeveyn olmanın ne olduğunu,koruma iç

güdüsünün ne olduğunu hani eskiler derler ya (anne olunca anladım ).

Ömrümün anlamını ,rengini ,yaşadığım en koyu sevdaları bir bir anladım tarafsız bakmayı.

Sundurmam oldunuz siz.Feleğin üzdüğü günümü göz yaşına boğduğum anlarda .

Evimizin bereketiy di kıldığınız namazlar. Ahhh ! bir de varlığınız…

Hayatın güzel olduğu kadar çileli yanlarını anlattığınız anılarıma sarılırdım yastığım diye.

Biçare yanlarımı göstermedim size hep gizledim.İstedim ki hep mutlu bilesiniz beni .

Yetiştirdiğiniz gibi hep kendine güveni olan hep disiplinli istediğiniz gibi…….

EMİNE GÖL YILMAZ

(*)Necip Fazıl Kısakürek –Annem’e Mektup

Leave a comment